Halkını bekleyen ülke: KIZIL KÜRDİSTAN

 




İhsan Yalın

Kürtler’in elinden alınan ve Ermenistan ile Azerbaycan’ın hasım olmasına yol açan Kızıl Kürdistan’a (Kurdistana Sor) dönüş umudunun, o toprakların kadim halkına bağlı olduğu belirtiliyor.

Kızıl Kürdistan; 1923-1929 yılları arasında “Kürdistan Kazası” olarak yarı özerk bir statüye sahip olan ve 1930’lardan sonra illere bölünen bölge. Başlıca şehirleri Laçin, Kubatlı, Kelbecer ve Zengilan.

Daha sonra otonomi statüsü ortadan kaldırılan Kızıl Kürdistan, 1992’de bir kez daha hareketlendi. Tanıklardan bazıları, Ermenistan’ın kendilerine otonomi ilanı için teşvikte bulunduğunu belirtirken, bazıları bunun çıkar amacı güden kişilerin girişimi olduğu görüşünde.

Ermenistan işgali altında bulunan ve Dağlık Karabağ olarak tanımlanan bölgede Ermeni ve Azeri orduları, 1990’lı yıllardan bu yana zaman zaman çatışıyor.

Kimi zaman savaşın eşiğine gelinen bu bölgedeki durumun Kızıl Kürdistan Kürtleri’ne etkisi nedir?

K24, soruyu 1992’de Kızıl Kürdistan’da otonomi ilan eden Kafkasya Kürdistan Özgürlük Hareketi’nden Wekil Mustafayev, gazeteci - yazar Hejarê Şamil ve gazeteci - yazar Têmûrê Xelîl’e sordu.

Têmûrê Xelîl

ÇATIŞMALARIN KÜRTLERE ETKİSİ

Têmûrê Xelîl, “İki tarafın ordusunda yer alan kişiler etkileniyor. İki tarafta da Kürt var. Çatıştıklarında iki taraftan da Kürtler ölebiliyor” dedi.

Hejarê Şamîl de, “Siyasi ve toplumsal olarak bu çatışmaların Kürtler’e ciddi, belirleyici bir etkisi yok. Fiziki etkisi var. Her iki tarafta da Kürtler çatışma olduğunda, asker oldukları için karşı karşıya gelebiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Şamîl’e göre Azerbaycan’daki Kürtler’in yüzde 99’u, o ülkenin vatandaşı olduğu için Karabağ konusunda diğer Azeriler’den ve devletten farklı düşünmüyor. Ermenistan’daki Kürtler’in durumunu ise şöyle özetledi:

“Ermenistan’daki Kürtler de asimile olmamışlarsa bile Ermenistan devleti gibi düşünürler. Ermeniler’den çok da farklı düşünmüyorlar. İki devlet de savaşta ölen Kürt askerlere şehit diyor ve Kürt olarak tanımlamıyorlar. Ermenistan ordusunda Kürt askerler vardır ama sayıları azdır.”

Hejarê Şamil

YÜZDE 100’E YAKINI ASİMİLE

Gazeteci - yazar Şamîl, “Kürtler genelde kaçıp Rusya’ya gidiyor, fazla bir nüfus kalmadı. Sovyetler döneminde 60 binlik bir nüfustan sözediliyordu şimdi Ermenistan’da yaşayan Kürt sayısı 30 bin bile değildir” dedi.

Azerbaycan’da ise nüfusun daha fazla olduğunu ama oradakilerin de asimile olduğunu ve kendilerini Kürt olarak görmediklerini ifade ederek ekledi:

“Kendine Azerbaycan Kürt’ü diyenlerin oranı yüzde 2’dir en fazla. Kürtçe konuşanlar daha da azdır.”

Wekîl Mustafayev de asimilasyon konusunda hemfikir:

“Azerbaycan’da 2 buçuk milyon Kürt asimile oldu. Bunlardan yaklaşık 500 bini atalarının Kürt olduğunu söylüyor. 500-600 bini de Kürtçe anlıyor. İran, Loristan ve Türkiye’ye kıyasla oradaki Kürtler daha çok asimilasyona uğramışlardır. O dönem Azerbaycan’da Kürtler toplatılıp onlara Türklük dayatıldı. Bizim gibi kabul etmeyenler ise sürüldü.

Kürdistan’ın ilanından önce kaç kez o şehirlere gittim. Nüfusun yüzde 2-3’ü Kürdistan’ı kurmamız için destek veriyordu. Çoğunluk istemiyor, ‘Türkler’le kardeşiz, ayrılmak istemiyoruz’ diyorlardı. Şimdi de Azerbaycan tarafında savaşıyorlar. Ama Karabağ meselesi Kürtler’siz çözülmez.”

ASİMİLASYONDA DİN ETKİSİ

Têmûrê Xelîl, Kızıl Kürdistan’ın 1930’da otonomisini kaybetmesindeki asıl nedenin, Kürtler’in asimilasyonu olduğunu vurguladı.

Xelîl, “Rusya bu otonomiyi biraz genişletmek istediğinde gelip durumu yerinde inceledi. Gördüler ki 1923’te sayıları 41 bin olan Kürtler’in, 1926’daki sayısı 20 bine inmiş. Asimile olduklarını, pasaportlarını değiştirdiklerini gördüler. 3-4 yıl sonra da nüfusun 6-7 bine indiğini anladılar. Madem Kürt nüfus yok, o zaman otonomiye de gerek yok dediler. 1931’de otonomi kaldırıldı” dedi.

Xelîl’e göre asimilasyondaki en önemli faktör din. Azerbaycan’daki Kürtler Müslüman olduğu için Azeri toplumu içinde kolayca kaybolurken, Ermenistan ve Gürcistan’dakiler Ezidi olduğu için, dil ve kimliklerini muhafaza edebilmişler:

“Azerbaycan Kürtleri, Ermenistan ve Gürcistan’dakiler gibi değiller. Azerbaycan’dakilerin yüzde 95’i asimile olmuş durumda ama diğer iki ülkedekiler öyle değil. Çünkü onlar Ezidi Kürtler’dir. Dinleri, onların kimliklerini korumasını sağlıyor. Müslümanlık, evliliklere de kapı aralıyor. Bu yüzden Kürtler’in Azeriler’e karışması kolay oluyor.

Ama Ermenistan’daki köyümüze bakıyorsunuz, Kürtler dillerini koruduğu gibi köydeki Ermeniler de Kürtçe konuşuyor. Yani bir paradoks var. Ermenistan’da yaşayan Müslüman Kürtler asimile olmuyordu, Azeri köylerinde kalanlar ise asimile oluyordu.”

Wekîl Mustafayev

BUGÜNE NASIL GELİNDİ?

Wekîl Mustafayev, Kızıl Kürdistan’a karşı üçlü bir planın devreye girilmesiyle Kürt topraklarının işgal edildiğini belirtiyor:

“Kızıl Kürdistan kurulmasın diye dönemin Nahçivan Devlet Başkanı Haydar Aliyev Ankara’ya çağrıldı. ABD’li bir yetkili de bu plana dahildi. Ermenistan - Azerbaycan çatışması başlatılarak Kürt şehirleri; Laçin, Kelbajar, Kubatlı, Zengilan’ı Ermeniler’e vermek istiyorlardı. Kürtler de oralardan korkup göç ettirilecekti. Bu şekilde Kürtler yok edilecek ve Kürdistan’ın kurulmasının önüne geçilecekti.”

Têmûrê Xelîl ise Ermeniler’in vaatlerine kanan, şahsi çıkar peşinde koşan bazı Kürt isimlerin Kızıl Kürdistan’ın kaderinden sorumlu olduğunu ifade ediyor:

“Kızıl Kürdistan’la ilgili yanlış şeyler paylaşılıyor. 1992’de Ermeniler bizim aydınlar derneğine gelip ‘Laçin’i alıp size vereceğiz ama siz de Karabağ’a ulaşmamız için bize yol açın’ dediler. Laçin Karabağ sınırları içinde değil. Biz de ‘Bu şekilde olmaz, Laçin’e girerseniz, oradaki Kürtlerimiz ya kaçacak ya da kırıma uğrayacak’ dedik. Müsterih olmamızı, Laçin’deki Kürtlerin zarar görmeyeceğini, sadece Karabağ’a ulaşmak için o bölgeyi koridor olarak kullanacaklarını söylediler.

Derneğimiz Ermeniler’e olumsuz yanıt verdi ancak içimizden bir grup gizlice Ermeniler’le anlaştı. Emerîkê Serdar, Ezîzê Cewo, Elîxanê Memê’nin başı çektiği grup Ermenilerle Karabağ’a gidip Kürdistan bayrağını açtılar, Ey Reqîb’i (Kürt ulusal marşı) okudular ve bölgeyi Azeriler’den aldıklarını ilan ettiler.

Sözümona silahsız birkaç Kürt gidip iki devletle savaşarak toprak almış. Bu büyük bir yalandı. Wekil Mustafayev bu grubun görünürdeki lideriydi ancak esas ideolog Emerîkê Serdar’dı.”

KAYBIN SEBEBİ KÜRTLER

Xelîl, 1920’de de 1990’larda da Kürtler’in kaybetmesinin sebebinin yine Kürtler’in kendisi olduğuna işaret etti:

“Ermeniler Laçin’i aldıktan sonra oradaki insanlar evini, barkını, hayvanlarını herşeyini geride bırakıp bir kısmı Azerbaycan’a, bir kısmı da başka bir bölgeye yerleşti. Azerbaycan devleti Karabağ’dan kaçan Azerilere yardım ediyor ancak Laçin’den giden Kürtlere yardım etmiyor. Böyle bir siyasetleri var. Çünkü dünyaya bu kişilerin, Ermeniler tarafından yerlerinden edildiğini, bunların geri dönebilmesi için Ermeniler’e baskı kurulması gerektiğini söylüyorlar.

Yani Kürtler’in Kızıl Kürdistan’ı kaybetmesinin asıl sebebi, 1920’de de öyle, Kürtler’in kendisiydi, şimdi de öyle. Realite budur. 1923-30’da Kızıl Kürdistan’a otonomi verildiğinde iyi bir şey oluşturulmak isteniyordu. Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin, Kürt sorununu Kızıl Kürdistan eliyle çözmesi amaçlanıyordu. Yani, ‘Bakın bizdeki Kürtler’in sayısı birkaç bin olduğu halde haklarını verdik ama sizdekiler milyonlarca ve siz haklarını vermiyorsunuz’ diyebileceklerdi.

Peki Kürtler ne yaptı? Azerbaycan’daki Kürtler Müslüman’dı. Azerbaycan onlara, ‘Ruslar bizi birbirimizden koparmak istiyor, biz din kardeşiyiz’ dediler. Bazı Kürtler Azeriler’in safına geçti. Bazı vatansever Kürtler ise Azerbaycan’dan, Kürt olmaları nedeniyle iş alamıyordu. Pasaportlarında Kürt yazıyordu. Kürt ibaresi yerine Azeri yazılmasını kabul etmeleri durumunda imkanlar sunuluyordu.”

ÇATIŞMALARIN NEDENİ

Hejarê Şamîl, çatışmalara ilişkin, “Ermenistan işgalci konumundadır. Resmiyette Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgal etmiştir. Dolayısıyla orda savaş, çatışma çıkarmak Ermenilerin işine gelmez” dedi.

Mustafayev ise karşılıklı provokasyonlar nedeniyle çatışmaların yaşandığı görüşünde:

“Oğul Aliyev çatışma, savaş istemiyor çünkü babası Karabağ’ı kendi eliyle Ermeniler’e verdi. Bir dönem savaş patlak verdi. İki taraftan yaklaşık 600-700 asker öldü. Rusya araya girip çatışmaları durdurdu.

Azerbaycan başkanlığının çoğunluğunu Kürtler oluşturuyor, asimile olmuş Kürtlerdir. Kürtler’e bir faydaları yok. Ermeniler’in ise savaşacak gücü yok, ekonomisi zayıf. Mesela Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan, ki kendisi Suriye Ermenileri’ndendir, Ermenistan’da 600 bin dolayında Ermeni nüfusunun kaldığını, 4 milyon kişinin göç ettiği söylemişti.

Zaman zaman çıkan çatışmaların sebebi hükümetlerin provokasyonudur. Rusya çatışmalara izin vermiyor. Azerbaycan’ın petrolü, gazı, Rusya’dan, İsrail’den aldığı silahları var, ordusu iyi durumda. Azerbaycan’ın nüfusu 9 milyonun üstünde, Ermeniler ise 1 milyon. Bir savaş çıkarsa eğer, Azerbaycan 2-3 haftada Revan’ı bile alabilir, başkentlerini de. Zaten Revan’ın kendilerinin olduğunu söylüyorlar.”

KIZIL KÜRDİSTAN YİNE KURULUR MU?

Bu soruya Têmûrê Xelîl’in de Wekîl Mustafayev’in de cevabı kısa ve öz: Anahtar Kürtler’in elinde.

Têmûrê Xelîl: Kürtler istemeli ama Kürtler de istemiyor.

Wekîl Mustafayev: Kürdistan kurulmadan ne Ermeniler yaşayabilir ne de Azerbaycan o toprakları özgürleştirebilir. Çaresi yok. Kürtler’in toprakları nedeniyle savaş çıkıyor.

Kaynak:

https://www.kurdistan24.net/tr/news/50a283b7-7cb3-4343-b9e9-1590e6597459


Yorumlar